Hashtag
Özgürlükler şehri olarak anılan Amsterdam, yasakların gitgide arttığı ülkemizde gıpta ile bakılan yerlerden biri. Amsterdam aynı zamanda dünyanın en yaşanılası şehirleri arasında gösteriliyor.
Bir süre önce bu güzel şehirde çalışıp yaşamaya başlayan Fikret’e Amsterdam’da yaşamak ve çalışmak ile ilgili merak ettiğim soruları sordum, o da sağ olsun eğlenceli bir üslup ile kendi tecrübelerini paylaşmış. Bir Türk’ün gözünden Hollanda’da yaşam ve çalışma şartları üzerine gerçekleştirdiğimiz röportaj sonrası, bakalım Amsterdam sizin yaşamak isteyeceğiniz şehir olacak mı?
Seni kısaca tanıyabilir miyiz?
35 yaşında, yazılım mühendisiyim. Evliyim, iki çocuğumuz var.
Hangi şehirdesin? Oraya neden ve nasıl gittin?
Amsterdam’da çalışıyorum. Geleli sekiz ay oldu. Linkedin’den bir ilana başvuru yaptım. Sonrasında Skype üzerinden üç görüşme yaptık. Son görüşmede, biz biraz düşünelim, olumlu olursa döneriz dediler. Yarım saat sonra şöyle bir mail geldi. “Sevgili Fikret, senin bizim için harika bir kazanç olacağını düşünüyoruz. Taşınma masrafları, vize işlemleri, ev bulma için yardım, uçak biletleri gibi yapabileceğimiz her türlü katkıyı içeren teklifimizi ekte bulabilirsin.”. Bu mail üstüne davete icabet etmemek olmaz dedik, valizleri alıp yola çıktık.
Kültür farklılığından dolayı ilk etapta bocalama yaşadın mı? İnsanların bir Türk’e yaklaşımı ve genellemek gerekirse yerel halkın karakter olarak gözüne çarpan bizden farklı özellikleri var mı?
Bundan önce de birçok ülke gezmiştik. Artık tüm büyük şehirler birbirine benziyor, dünyada kültür farkı gibi bir şey pek kalmadı. Yine de bazı farklılıklardan bahsetmek gerekirse, adamlar çok rahat. Restoranda servis almak için sabırla bekleyeceksin. Servis elemanı bir masada sohbete daldıysa, dünya yıkılsa sohbetini kesmiyor. Bir diğer farklılıksa hijyen. Çoğu kişi tuvaletten çıkarken elini yıkamıyor. Bir gün tuvalette iş arkadaşımla karşılaştım. Pisuvarda işini bitirmiş arkasını döndüğünde beni gördü, “Oo Fikret! Adamım naber?” diye elini uzattı. “Elini yıkamazsan elini sıkmam” dedim, çok güldü. Ben komik bulmadım. Neyse ki lafı dolandırmadan direkt söylenmesi hoşlarına gidiyor. O yüzden bu tarz diyaloglar sıkıntı yaratmıyor. Türkler gibi Hollandalılar da kendilerini tiye almayı sever. Ülkelerini yönetenlerden de bol bol şikayet ediyorlar. Ama bunu bir yabancı kendileri için yaptığında hiç hoşlarına gitmiyor. Tipik bir Hollandalının en fazla 2 çeşit kıyafeti var. Muhtemelen de bir çift ayakkabısı. Saç taramak gibi bir aktiviteleri olduğunu sanmıyorum. Henüz makyaj yapmış bir Hollandalı kadın görmedim.
Çalışma koşullarından bahseder misin? Tatil süresi? Çalışma ortamı, vergiler, maaşlar nasıl? Özellikle aranan meslek grupları hangileri?
Burada çok ciddi yazılımcı açığı var. Meslekler arası maaş farkı düşük. Bunun sonucu olarak insanlar okumak için teknik bölümlere yönelmiyor. Sosyal bölümler okumayı tercih ediyorlar. Her türden mühendis ihtiyacı mevcut ama Avrupa birliğinin dışına çıkıp eleman getirecek kadar ihtiyaç duydukları en bariz meslek yazılımcı. Ben 9 gibi işe gidiyorum, 5’te çıkıyorum. Yönetici kavramı kağıt üstünde var ama iş ortamında böyle bir ayırım mevcut değil. 25 gün iznim var. Vergiler korkunç seviyede. %40 ile %52 arası. Ama yabancılar için vergi avantajları var.
Sağlık sistemi nasıl? Sigorta, ücretler, doktorların yetkinliği ve hastane koşullarından bahseder misin?
Özel sağlık sigortası yaptırmak zorunlu ve bunun ücreti kisi başı aylık 100 euro civarında. 18 yaş altı için bedava. Herkes yakınlarında bir aile hekimine kayıt oluyor. Sonrasında bir rahatsızlığın olduğunda kendisinden randevu alıyorsun. İlk muayeneden sonra gerekli görürse seni bir uzmana yönlendiriyor. Bir kaç kere doktora gittikten sonra beni Türk hekimlerine emanet edin diye haykırmak isteyeceksin. Üstelik burada hastalığının ciddiyetine inandırman da tam bir problem. İki aydır gece gündüz öksüren bir hastaya reçete olarak sıcak çorba yazan doktor duydum. Ön muayenede gözünün arkasında tümör fark edilen bir arkadaşımıza MR görüntüleme için üç ay sonrasına randevu verildi. Kendisi ayni hafta sonu İstanbul’a gidip hem MR görüntülemesini yaptırdı hem de kitlenin alınması için ameliyatını oldu. Dutch arkadaşlara göre doktorların ameliyat becerileri de hiç iyi değilmiş. Ama adamlar çok dayanıklı, yüzyıllardır zor şartlar altında ayıklanarak bu günlere gelmişler. O yüzden sağlık sistemlerinin çok kötü olması kendilerine çok dokunmuyor.
Yaşam koşulları Türkiye’ye göre nasıl? Hayat pahalı mı?
Kredi kartı diye bir kavram yok. Bu yüzden ilk iş günümde aç kaldım. Pin kart yada nakit kullanılıyor.. Genel olarak her şey Türkiye’den pahalı. Sadece et ve süt ürünleri yakın fiyatlarda. Kıyafetleri Türkiye’den getiriyoruz. Amsterdam içinde kiralar ise korkunç seviyelerde. Ancak Amsterdam’dan trenle 20 dk uzağa çıktığında 200.000 euroya üç katlı bahçeli bir evi seni hiç üzmeyecek kredi imkanları ile alabiliyorsun. Tabi her şeyi de para ile ölçemezsin. Burada en fakir mahallelerde bile adım başı çocuk parkları, kuğuların yüzdüğü kanallar mevcut. Istanbul’da böyle bir mahalle mevcutsa eğer fiyatı muhtemelen Amsterdam’ın yarısını almaya yeterdi. Dört kişilik ailemizin euro cinsinden aylık ortalama masrafları aşağıdaki gibi. Toplam rakam düşük gelebilir ama sebebi Amsterdam’ın uzağında ev almış olmam. Merkezde kirada oturmak istiyorum diyorsan 640 yerine 2000 yazabilirsin.
Mortgage: 640, Sağlik: 185, İnternet ve Faturalar: 230, Araba vergisi ve Sigortası: 95, Market: 700, Eğlence vs: 500
Ulaşım sistemi hakkında bilgi verebilir misin?
Her şey gibi ulaşım da pahalı. İlk geldiğim hafta taksiye binmiştim, halen pişmanlığını üzerimden atamıyorum. 30 km için 95 euro verdim. Oldukça başarılı bir tren ağı var. Arada kalan her yere de otobüsler ulaşıyor. Otobüslerin yolları trafikten ayrı olduğu için gayet hızlı. Yine de insanlar mümkün olduğunca kendi arabalarını kullanıyor, olmadık yerlerde trafik sıkışıklığı yaratmayı başarabiliyorlar. Kısa mesafelerde bisiklet kullanmak en ucuz, en hızlı ve en güvenli yol. Hindistan’da inek ne ise burada da bisikletli o şekilde. Araba ile bisikletliye çarparsan hayatın kararır. Devletin bisikletliye verdiği bu gücü arkana alarak yollarda bisikletle sallana sallana gezmenin keyfi bambaşka. Toplu taşıma araçlarında, ne kadar kalabalık olursa olsun yanındaki koltuğu ufacık bir eşya ile işgal eden insanlar görebilirsin. Bu insanlara kötü kötü bakmak hiçbir işe yaramıyor, çok denedim. Parmağınla kaldır şunu diye işaret edersen genelde sorunsuz oturuyorsun. Sadece bir kere kaldır şunu diye işaret ettiğim bir kadın kafasını öbür tarafa çevirince bende çantasının üzerine oturdum. Bir sürü söylenip çantasını çekti. İş yerinde tren ile gidiyorum. Ulaşım masraflarını şirket karşılıyor. Aradaki mesafeler içinde katlanır bisikletimi kullanıyorum. Rush hour içinde trene normal bisiklet sokmak yasak. Diğer zamanlarda ise ekstra ücret ödemek gerekiyor. Katlanır bisikletler hem ücretten hem de rush hour kısıtlamasından muaf.
Mutfağı nasıl? Mutlaka denemelisiniz dediğin meşhur bir yemekleri var mı?
Dutch mutfağı gibi bir kavram olduğunu sanmıyorum. Varsa da ıspanaklı patates, ısırgan otlu patates, brokolili patates, sosisli patates ya da Allah ne verdiyseli patatesten başka bir yemeklerini görmedim. Amerika keşfedilmese ve patatesle tanışmasalardı belki daha yaratıcı olabilirlerdi. Gerçi mutfakta günde on dakika geçiren bir toplum için bir imam bayıldı yapmak fazlasıyla kompleks bir süreç.
Gece hayatı nasıl? Gece hayatı için önerebileceğin bir mekan var mı?
Gece hayati Amsterdam’ın merkezi dışında mevcut değil. Yani en azından bizim anladığımiz şekilde yok. En buyuk gece eğlenceleri birkaç akraba ile iki bira içmek. Hava sıcaksa barbekü yapmak. En yakın arkadaşları ilk okul arkadaşları, biraz daha az samimi oldukları ortaokul arkadaşları, sonra lise belki. Üniversite arkadaşlarıyla görüştüklerini sanmıyorum. Amsterdam gece hayatı genellikle çılgınlık yapmaya gelmiş İngiliz gençler tarafından domine ediliyor. Red Light bölgesi, coffee shopları, genel evleri, sex showları ve güzel barları ile turistler için çok cazip bir yer. Hollandalılar için ise utanç kaynağı. Sık sık ben de iş arkadaşlarımla bira içmek için barlara gidiyorum ama ziyarete gelmiş birinin ilgisini çekecek nitelikte bir mekana henüz gitmedim. Bu yüzden özellikle tavsiye edebileceğim bir mekan bilmiyorum.
Halkın spora yaklaşımları nasıl? En aktif yapılan spor faaliyeti nedir?
Futbol açık ara birinci. Sonrasında hokey ve golf geliyor. İnsanların dış görünüşleri ile ilgili bir takıntıları olmadığı için gymlere de ilgisizler.
İnsanlar iş dışındaki hayatlarını nasıl geçiriyorlar genelde?
İş çıkışı bir bira mutlaka içiliyor. Hafta sonları çocuklarıyla vakit geçiriyorlar. Tüm ülke çocuklar için dizayn edildiğinden dolayı çocuklu insanlar için bol bol aktivite var. Çadır kampları, çiftlikler, meyve sebze bahçeleri her bölgede mevcut ve ücretsiz. Ev alma sürecinde birçok ev gezdim. Her evde en az iki gitar mevcut. Bir çoğunda garajı stüdyo yapmışlar. Kış dönemi haricinde ülke tam bir festival cenneti. Yakın çevrende her hafta en az iki festival bulabilirsin. Bu tarz aktivitelere ilgi çok oluyor.
Yakın yerler, tatil seçenekleri nasıl?
Tatilden beklentiniz kumda yatıp patates kızartması yemekse, Hollanda’nın çok güzel sahilleri var. Ama denize girmeyi düşünme, yazın en sıcak gününde bile diz seviyesinden fazla ilerleyemedim. Paris, Brüksel, Lüksemburg araba ile üç saat, Londra uçakla kırk dakika.
Ev, araba alım sürecini anlatabilir misin?
İkinci el araba almak için aracılık lisansı olan bir süper market, postane vb. bir yere gidip kimliklerinizi kasiyere teslim etmeniz yeterli. Ev almak için Mortgage Adviser tutmanız zorunlu. Evi beğenip ev sahibinin emlakçısıyla anlaştıktan sonra gerisini Mortgage Adviser üzerinden halledebilirsin. Ev ücretinin yüzde yedisi kadar ek masrafı çıkıyor. Ev fiyatının yüzde ikisi kadar daha fazla mortgage alabiliyorsun. Yani ev fiyatının yüzde beşi kadar bir paraya sahipsen kredi ile ev almak çok kolay.
Türkiye’ye dönmeyi düşünüyor musun?
Türkiye’ye dönmeyi asla düşünmüyorum.
Fikret benim eski iş arkadaşım Başak’ın eşi. Başak’la Hollanda öncesi aynı ekipte çalışıyorduk ve kendisi herkes tarafından sevilen enerji dolu bir arkadaşımızdı. Hollanda’daki hayatlarında da enerjilerinin aynı güzellikte devam etmesini diliyor ve beni kırmayıp sorularımı detaylı bir şekilde cevapladıkları için kendilerine teşekkür ediyorum.
Bu kullanıcıya mesaj göndermek yada paylaşıma yorum yapmak için hesap oluştumanız gerekmektedir.
Hesap oluştur